Büyük bir organizasyon ve hayal gücünün eseri olan, 12 bin yıllık bir tarihe sahip Göbeklitepe, birçok anlamda tarihin sıfır noktasını oluşturuyor. Tarih öncesi insanın inanç dünyasını yansıtan tapınaklar Göbeklitepe’yi arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden biri haline getiriyor. Günümüzde ören yerini uzaylıların inşa ettiği ve bölgenin bir zaman geçidi barındırdığı gibi sıra dışı iddialar da bulunuyor. Bazı akademisyenlerin Göbeklitepe’de gökyüzünün gözlemlendiğine ilişkin yorumlar da mevcut.
Türkiye gazetesine konuşan Göbeklitepe Kazı Başkanı Necmi Karul, astrolog ve kuantumla ilgilenenlerin uğrak yeri haline gelen Göbeklitepe iddialarını değerlendirdi. Prof. Dr. Karul, Göbeklitepe’den çıkar sağlayan bir grubun var olduğuna dikkat çekerek, “Bazılarının ise zaten aklî melekelerinin yerinde olmadığını düşünüyorum. Üzücü olan buna itibar eden insanların bulunması. Biz konuya ‘Reklamın iyisi kötüsü olmaz’ diye bakamayız” dedi.
“Somut bir delil yok”
Göbeklitepe’nin, varlığı ispatlanamamış uzaylılar tarafından ele geçirildiği iddiası ile alakalı olduğunu düşenen kişilere yanıt veren Prof. Dr. Karul, “Modern dünyanın insanları, geçmişte yaşamış toplumlara ilkel gözüyle bakarlar. Bu durum, modern toplumların geçmişe kibirle yaklaşmasından kaynaklanıyor. ‘Uzaylılar yaptı’ denilerek tarih öncesi insanın becerileri görmezden gelinmemeli. Bu söylemlere itibar edilmeli” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Karul, Edinburgh Üniversitesinden Martin Sweatman’ın Göbeklitepe’nin gece gökyüzünü izlemek için kullanılan bir gözlemevi olduğuna dair yaptığı açıklamaları hakkında ise şu sözleri söyledi: “Şimdiye kadar buna dair hiçbir somut kanıta rastlamadık. Kaldı ki Göbeklitepe’deki yapıların üzeri çatıyla kapalı ve gözlemevi gibi bir görünümleri yok. Nitekim geçtiğimiz yıl çatıda kullanıldığını düşündüğümüz ahşapların negatif izlerine rastladık. 12 bin yıl önce dikili taşların payanda olarak kullanıldığını üzerinin ise ahşap, dal gibi malzemelerle örtülü olduğunu düşünüyoruz. Elbette o dönem insanı tabiatla iç içe yaşıyor. Gökyüzünü izlemediklerini söyleyemeyiz. Ancak bunun herhangi bir arkeolojik kanıtı yok.”
“Astronomiyle ilişkilendirmeye gerek yok”
İsrailli arkeologların geçtiğimiz yıllarda yapılar üzerinden Göbeklitepelilerin, geometri bildiklerine dair ortaya koydukları çalışmalar için değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Karul, “Buradaki geometriyi astronomiyle ilişkilendirmeye hiç gerek yok. Bu dönemdeki insanların mimaride son derece gelişmiş olduklarını, çevrelerindeki yapı malzemelerini dönüştürdüklerini ve ustaca kullandıklarını söylemek daha doğru” ifadelerini kullandı.
“Astronomik değil mitolojik”
Netflix için belgesel hazırlayan Graham Hancock‘un, ören yerine dair astronomik gözlemevi, “Sütun 43”ün ise takımyıldız diyagramı olduğuna dair ortaya koyduğu iddialara ise Prof. Dr. Karul, şu sözleri söyledi: “Hancock daha önce Karahantepe’yi de ziyaret edip çekim yaptı ve bir belgesel yayınladı. Bizim söylediklerimizi kendi kurgusuna yedirerek hile yaptı. Kendisi dikili taşların üzerindeki sahneleri astronomiyle ilişkilendiriyor. Oysa biz bu sahnelerin mitolojik hikâyeler ve ortak bir hafızanın ürünü olduklarını düşünüyoruz. Onlarca dikili taş ve betimi yok sayarak seçtikleri bazı örnekler, hatta onların üzerindeki bazı figürlerden yola çıkarak aldatıcı bir söylem geliştiriyorlar”